BİR İNTİHAR ÖYKÜSÜ

BİR İNTİHAR ÖYKÜSÜ

 

Çiçekler açıyordu uzaklarda bir yerlerde, bir çocuk ilk kez ana memesine uzanıyordu, bir erkek sevgi ile kadına eğiliyordu, kimileri ağlıyor, gülüyordu kimileri. Bir kurşun sesi yırttı( belki de sessiz bir sesti) geceyi. Bir evi, ailesi vardı. Herkes koştu hastaneye, başbakan, bakanlar, politikacılar, işadamları ve yine konuştu yine konuştu herkesler bir biz sustuk halk olarak.

    Olayın politik, ekonomik ya da ailesel nedenleri üstüne çok söylendi ve yazıldı. Beni ilgilendiren ise insani boyutu ve halk olarak  hakkım.

    Düşünebiliyor musunuz bir insan ki siz bu insana ülke ekonomisini teslim etmişsiniz( demek ki bayağı artıları var insan ve politikacı olarak) silahı eline alıyor kendine çeviriyor ve ateş…Çok kolay değil. Hangi çizgilerden geçti de bu kişi, bu zor kararı aldı. Binlerce soru işareti: Kişisel mi? Eğer kişisel ve ailevi sorunlara karşı bu kadar güçsüz ise ekonomiyi nasıl aldı kendine güvenip, nasıl verildi bunca zor görev? Bakanlarımızı sorumlu kişilerimizi seçme kriterlerimizi bir daha gözden geçirelim. Çünkü belli noktalara gelmiş ve getirilen insanlar sadece kendilerinden sorumlu tutulmazlar.

      Bu kişiler sadece özel hayatlarında özgür olabilir ki o da özel hayatları, işlerini ve sorumluluklarını etkilemediği sürece. Kişinin kişi olarak sorunları için intihar etme hakkına saygım vardır doktor olarak, ama bu kadar sorunları olan bir insan zor bir görevi almamalıydı. Sorun özel değil göreviyle ilgili ise ki açıklamalar çoğunlukla bu doğrultuda( Daha cumartesi gazetelerine bakamadım) neydi bir insanı bu kadar yalnızlığa iten sistem? Böylesine güvenilen bir insanı intihar gibi dönüşümsüz ve zor bir karara iten neden. İşte orada artık halk olarak açıklama istemek en doğal hakkım. Çünkü benim için çalışan benim oylarım ile seçilmiş bir insan. Orada o insan Sayın Hikmet Uluğbay değil benim bakanımdır. Eğer kendilerini bu kadar zor bir karara sürükleyecek bir şey vardı ise ki en çözümsüz olay ölümdür bizlere açıklamalıydı diye düşünüyorum. Ama yine de diyorum ki hiçbir şey Türkiye’nin ekonomisi bile bir insanın canına değmez. Her şeyin çözümü vardır çok derinlerde ve uzaklarda bile olsa ama ölümün asla. Keşke açık ve şeffaf olup bizlerin desteğini isteseydi diyorum, ne dersiniz?

   Çiçekler açıyordu uzaklarda bir yerlerde, bir çocuk ilk kez ana memesine uzanıyordu, bir erkek sevgi ile bir kadına eğiliyordu, kimileri ağlıyor, gülüyordu kimileri… Bir kurşun sesi yırttı geceyi ama onlar hala kaldıkları yerden devam ediyorlar. Değer mi para bir kurşuna… Ya sizce?          

                                                                                       11 TEMMUZ 1999 PAZAR

 

      

Yorumlar
Aranan kriterlere Uygun kayıt bulunamadı
Yeni Yorum
(*) İsim :
(*) E-Posta :
(*) Konu :
Yorum
Güvenlik Kodu :
Resimde gördüğünüz güvenlik kodunu giriniz (5 hane)
CAPTCHA Image