SABAH YİNE VE MONTAİGNE.....

Sabaha  ulaşmak yılların  içinde,  bir  kez daha  çalışarak ve  çay  kokusu  içindeki  evimde…

Evim  dedim  hep  ama  ne  çok  evlerim  oldu  benim  yaşamda  sürüklenirken.  Kaç kez sırtıma  vurup  kitaplarımı,  şapkalarımı  kapıyı  yavaşça  çekip  çıkmışım  kurduğum  evlerden.

Ev  kurmaktan  vazgeçtim  artık ben…. Eşya  beğenmekten;  beğendiğim  eşyayı  benimsemekten. En  son  kırmızı  kanepemi  terk  edip  gittikten  sonra….  Kırmızı  kanepeyi  terk  ediş  öyküm  nasıl  da  acının  bıçak  günleri  idi…..ben  bile  anlatamam….demişim  ya  ağulu  çiçek  diye…. Ve  sonra  benim  ama  benim  olmayan  bir  evin  salonunda  yerde  oturmuş  da  genç  adam ile  yenen pizza….nerede olduğumuza  inanmadan…..  inanamadan….ağlayamadan…….

Sabaha  ulaşmak  yine  radyom  eşliğinde  ama  bu  defa  bilgisayardan  dinleyerek  hani  çalıştığım  için….   Kaç  kadının  hayatını  yaşadım  ben;  kaç  kadın yarattım  ;  öldürdüm  demiyorum  hepsi  yaşamakta  içimde…..

 

  YOK  MAKYAJ.....

Güneydoğunun  küçücük  bir  kasabasında  doğmak;  İstanbul  Kadıköy  Maarif  Koleji  sıralarında  geçen  yıllar  ve  Antalya…..Ülkenin  çok  farklı  köşelerinden  ilham  almış, biri birinden  farklı  yöresel  kültürler  ile  beslenmiş  bir  kadın.   Güneydoğu,  İstanbul  ve  Akdeniz…..  Bozkırdan  çalıp  buza  yazan  ve  rüyasından  ,  rüyalarından  vazgeçmeyen  kadın.

Kendini  mi  yazıyor  insan  yazarken  yoksa  insanı  en  iyi  bildiği  pencereden  mi  anlatıyor?  Yoksa  bütünün  parçası;  zincirin halkası  olan  bizler  sadece  bize  biçilen   görevi  mi  yerine  getirmekteyiz? İnandırıcı,  hele  ki  Montaigne  tarafından  çaba  ile  kurulmuş  ve  tüm  yazanların  ( yazar  değil  dikkat)  hayali  olan  yalnızlık bana  bahşedilmişse…..  tabi  ki   farklı  da  bakabiliriz:  Belki  de  kendimi  kandırmaktayım,  korkutucu  yalnızlığımı  kutsallaştırmaktayım…  gerçekten  de  dendiği  gibi  havalıyımdır. Havalı  niçin  mi  diyorlar  ?   Gecenin  yarısı  gelen  mesajlara  cevap  yazmayıp  duvarıma  şu  durumu  yazdığım  için:  

‘Sevgili  Arkadaşlar;  gecenin  başında  da  belirttim:

Amacım yeni  yazdığım  KİTAPÇIK  için  çalışırken;  ara  ara  dinlediğim  müzikleri  ve  yazılarımı  sayfalarıma  eklemektir.  Lütfen  özelden  mesajlara  cevap  beklemeyiniz. Hele  ki  çok  az  tanıdığım  insanlar  ile  GECE  YARISI  MESAJLAŞMALARI  yapmak  istemiyorum. Ayrıca  facebook  üzerinden  daha  önce  hiç  sohbet  bile  etmediğim  insanların  beni  kahve  içmeye  çağırmasından  hiç  mi  hiç  hoşlanmıyorum....

ARKADAŞLIĞIMDAN  HOŞLANMAYAN  SİLEBİLİR  YA  DA  SADECE  TAKİPÇİ  OLABİLİR.....

BİLGİLERİNİZE,  İLGİLERİNİZE....(NE  DE  OLSA  NAMIMIZ  PRENSES......)

SAYGILARIMLA.....’

Doğrusu  bu değil  midir; gece  yarısı  ne  mesajlaşırım  hiç  tanımadığım  adamla….hani  önceden  sanal  veya  yaşamsal  hukukumuz  olur  tamam  ama  el  insaf….ve  de  yorumsuz…..ama bunu  yapan  çok…..

Özetle  bir  kez  daha  sabah;  çalışarak  ve  çay  kokusu  ile…..  ASBİAD  Eğitim  Projesi  sonrası  basın  için  hazırladığım  kitapçığı  genişletmeye  çalışarak……. Merhabalar   sabah;

 

AŞKLA…….

 

20.03.2013  06.17

 

Yorumlar
Aranan kriterlere Uygun kayıt bulunamadı
Yeni Yorum
(*) İsim :
(*) E-Posta :
(*) Konu :
Yorum
Güvenlik Kodu :
Resimde gördüğünüz güvenlik kodunu giriniz (5 hane)
CAPTCHA Image