ODOCU OLMAK,BOLERO, KÖPEKLER VE SEVGİ.....

 

 

 

 

Evimizin  yaşam  odasındayım,  hani  şu oğlum  ile  bana  ve  sıkı  dostlara  açık  olan  yaşam  odasında. Yeni  dantel  perdelerimin  yavru  ağzı  renginden  geçmeye  çalışıyor  güneşin  ışınları.  Üç beş çeşit  ottan  oluşmuş  bitki  çayımın  kokusuna  Bolero’  nun  derinden  yükselmeye  başlayan  müziği  eşlik  etmekte. Şu  anda  tırmanıyor  notalar en  üst  perdeye  doğru. Ama  sabahki  gibi  komşuları  rahatsız  etmeyecek,  çünkü  uzaktan  kumanda  yanımda kucağımda   bilgi  sayarım.  Sabah  aşağıda  mutfakta  iken  notalar  tırmanmış  idi  en  üst  çizgiye.  Dinleyenler  bilir  Ravel  Bolero’  yu  oldukça  kısık  başlatmıştır  ve  tırmanan  notalar  giderek  yükseltir  sesini.  İşte  sabah  notalar  en  yukarıya  vurduğunda  ben  Pervin  ve  Yüce  için  börek  yapmak  üzere  kardığım  hamurun  ellerime  yapışmış  hali  ile  ‘eyvah  komşular’  dedim…. Tamam  ev  büyük  ve  müstakil ve  bahçe  içinde  ama  benim  camlar  hep  açık.  Neyse ki  yandaki  otelin  boş  zamanları. Ben  şimdi  üstümde  kah  bodrum  terliklerim  ile  yazlık  kah  çizmeler  ve  hırka  ile  kışlık  giydiğim  altın  hareli  kahve  tonlarında  elbisem,  bileğimde  Mezopotamya  usulü  altın  bileziklerim  şıngırdayarak  koltuğa  kıvrılmış  yazmaktayım  bu  satırları. Tabi  ki  kulağımda  yine  küpeler,  yaklaşık  bir  yıldır  artık  bir  kulağımda  iki  delik;  ben  ve  küpelerim…..Yanı  başımda  Mülksüzler,  altında  TDK  sözlüğü,  suyum  sürahide  ve  Bolero  bitti.. su  kaplumbağamız  kırmızı  bilardo  masasının  altında  suyun içinde  güneşleniyor…. Evimizin yaşam odasındayım. Yüce  ve  Pervin  ile  geçirdiğimiz güzel  anların  sıcaklığı  hala  kalbimi  ısıtırken. Dostlar  ile  geçirilmiş  günler  ile  dolu  idi  son  zaman.  Bir  de  önemli  konuşma  ile.  Sanki  tüm  dostlar  Çarşamba  günü  Antalya  Vergi  Dairesi  için  yapacağım  konuşmayı  bekledi.  Ve  arkasından  sevgi  ile  sarıp  sarmaladılar  beni.

 

 

SEVGİ…….İLE…..

Konuşma,  yaptığım  en  güzel paylaşımlardan  biri  idi.  Fotoğraflar  gösteriyor  zaten.  Ertesi  akşam  ise  Ünal  ailesinin  evinde  sıcacık  anlarda  geçmişe  gittik.  Küçük  Kevser’ in  bebekliğini   bilirdim  Topçular’  da  doktor  iken.  Bana  elleriyle  meyve  salatası  hazırladı. Muhteşem  bir  akşam  idi.  Arkasından  Cuma  sabahtan  Pınar’  ım  ile  beraberdim  evimde  neredeyse  gün  boyu.  Uzun  derin  konulara  daldık  çıktık  mı  çıkamadık  mı  bilmiyorum.  Kuantum  sıçraması,  emo  trans   derken  ooooo….ve  gece  Şıkır  şıkır  iki  kadın  ;  ben  ve  Figenim   (Figenim  böyle  yazılır  ayırmadan)  klasik  müzik  konseri  ile  başladık  geceye  ;  gerisini  ne  siz  sorun  ne  ben  söyleyim.  Tüm  o  saatler  yetmedi  bir  de  dün  akşam  buluşup  çay  içtik….Hatta  üşürüm  diye  bana  montunu  bile  verdi.  Gel de  şımarma  Yonca…..  Sonra  dün  bir  telefon  ses  şunu  diyor:  ‘  Mezopotamya  Prensesi  ile  mi  görüşüyorum’  cevap  ‘  Evet  siz  kimsiniz?’  Bir  güzel  sanat  insanı  Gaye  Hanım….İstanbul’  dan.

 

SEVGİ………

Bu  sabah  ise  yıllarımın  şahidi  iki  insanım; canlarım…..İyi günümde,  kötü  günümde  her  an  yanımda  oldun  Pervin;  ve  sen  Yüce  1983  yılından  beri  değişmeyen çizgideki  dostluğumuz  kocaman  kahkahaların   ile…….O  nasıl  bir  kahvaltı  idi  bahçe  odamda ve  sonra  yaşam  odamızda……Onların  Lucky  si  ile  benim  Fıstık’  ın  dostluğunu  ise  görüntüler  veriyor.  Onlar  bahçede  şen  şakrak,  biz  evin  içinde…..Zaman  içinde  hep  yanımda  oldular,  her  anımda ……

 

 

Hayatımın önemli  parçası  iki  insan  Pervin  ve  Yüce…..ne  desem  az….Pervin  o  kazak inanılmaz  yakışmış  sana…..

SEVGİ……

Diyorlar ki  nasıl  genç  kaldın?  Nasıl  acılar  yıldıramadı?  Yalnızlık  zor  mu?  Ben  mi  yalnız…..

SEVGİ……

Yanı başımda  Mülksüzler,  Odo  peşinden  giderken  aklımda  ODO’  ya  ters  bir tutku;  göbeğime  bir  mücevher  parçası  taktırsam  mı  taktırmasam  mı  soruları  ile  yazmaktayım  yazımı.  Aklım  bir  dahaki  Klasik  Müzik  konserinde…..Ama  bu  mücevher  sorunsalı  da  Mülksüzler  yüzünden  başladı,  Ursula  o  kadar  güzel  anlatmış  ki  oradaki  kadınların  göbeğindeki  safirleri….Twitter  arkadaşım  Filiz  gülecek  şimdi  bana  bu mu  senin  ODO’culuğun diyecek….. ama  Filiz  Prenses  tarafım  tuttu  ne yapayım……Bu  kitap  bitecek  ZAMYATİN  gelecek  ki  BİZ  konusunda   twitter  arkadaşım  Sonsayı  ile     yazışayım….

SEVGİ….

Yine  nerelere  geldim  ben  uçarak,  sıçrayarak,  yazarak  bakalım  Shevek  Ursula  kaleminden  nerelere  varacak…..Takver  ile  ne  zaman  nasıl  kavuşacak  ……mı?

SEVGİ…..

16.12.2012   13.29  ANTALYA…..YAŞAM ODASINDA….

Not:  Dikkatimi  çekti  yaşam  odalarıma  hep  bir  ucundan  kırmızı  renk  katıyorum;  kaplumbağa  da  eninde  sonunda  baş  köşeye  yerleşiyor…..Bu  odanın  da  bir  duvarı  kırmızı,  bilardo  masası  da….

 

 

 

Sizler  için  :  http://www.youtube.com/watch?v=3-4J5j74VPw    RAVEL  BOLERO

Yorumlar
Aranan kriterlere Uygun kayıt bulunamadı
Yeni Yorum
(*) İsim :
(*) E-Posta :
(*) Konu :
Yorum
Güvenlik Kodu :
Resimde gördüğünüz güvenlik kodunu giriniz (5 hane)
CAPTCHA Image