YER FISTIĞI, MERDİVENLER, GİTMELERE DAİR Mİ? SENEDE BİR GÜN

Elindeki yer fıstığı paketi ile apartmanın mermer merdivenlerine oturdu kadın. Mini kot eteği, pembeli spor ayakkabıları, kollarında pembe çizgi olan lacivert tişörtü, pembe sırt çantası ile. Önünden alış veriş poşeti ile bir adam; bir baba oğul market arabasını iterek geçti. Apartmandan bir kadın çıktı beyaz pantolonlu; selamlaştılar. Tanışmıyorlardı ama selamlaştılar. Yer fıstıklarını yemeye devam eden kadın yaşsızdı orada. Saçları rüzgarda uzun uzun uçuşurken; sokaktan geçen insanları seyrederken yarım asırlık bir çınar değildi. Belki de 15 yaşında idi. Doğru ya aklı başında yarım asırlık çınar oturur mu sokakta merdivenlere? Oturdu sonra birden fırladı yerinden; çünkü şu an aklından geçenleri yazmak zorundaydı ve bu sokağı ve yer fıstıklarını. Ama önce yapılacak işler vardı; aldığı sebze ve meyveler sirkeli suda bekletilecek ( yıllardır öyle yapar) , alışveriş poşetleri boşaltılacak, duş alınacak yüz ve vücut kremlenecekti yazı yazmadan önce. İşte, o kadın şimdi tüm bu işler bitmiş olarak; üstünde haki rengi bir mini ev elbisesi saçlarında fıstık yeşili bir saç havlusu ile oturmuş yazıyor. Güncelerine baktı önce … aaa aylardır yazmamış. Kolay değil ; tezini yazdı bitirdi.

Neler düşündüm o merdivende otururken? İki yıl önce yazdığım bir yazı geldi aklıma önce; bir kadını gömmekten bahsettiğim. (1)Ne çok acı çekiyordum. Neyse ki bitti acılarım. Ama bir anda tüm hayatım değişmişti ayrıca anlatamayacağım ; hatırlamak bile istemediğim sebepten çok acı çekiyordum. Üstüne oğlumun sağlık sorunları; sonra anjio oluşum ve bitmez tükenmez aile sorunları. Ama her zamanki gibi çalışmaya verdim kedimi; inat ettim İstanbul Antalya arası gide gele yüksek lisansımı tamamladım; çok da başarılı bir tez yazdım.

Dur dur Yonca konu bunlar değil; merdivende düşündüklerin. Evet sanki 15 yaşında idim orada; saçlarım rüzgarda……. Geçen insanlara bakarken; yazı yazmayı ne kadar çok özlediğimi düşündüm. Tarık Bey geldi aklıma; yeni yazılar yazmamı isteyen. Acaba aslında reenkarnasyon bu mudur? Yaşarken öyle genç hissetmek….. Siyasete dair yazmayı da özlemişim; yine öyle tarafsız ve doğrudan. Şu anda burada bilgisayar başındayım ama yazmam lazım; sebze meyveleri çıplak ayak yıkarken ; ayağımda bembeyaz ojelerim yanık tenimde parlarken; dilimde şu şarkı vardı: ‘ Senede bir gün’’ ve filmi de aklımda idi.(2) Siverek yazlık sinema gecelerimiz….. Yılmaz Güney ve Yol için de yazmalıyım. Ama merdivene dönelim. Orada otururken çok sevdiğim bir insanın eleştirisi geldi aklıma; denemeler kitabımdan edinmiş bu fikri: Hep gidenmişim ben ilişkilerden; günlerdir bunu sorguluyorum ama hayır. Evet gidenim ama aslında gönderilenim ben. Sevilmediğimi ya da istenmediğimi düşündüğümde; hissettiğimde kalmayanım. İstendiğim, sevildiğim her dem hissettirilmeli bana; net ve dolambaçsız. Şüpheye düştüğüm anda…….valizim elimde ağlaya ağlaya; kafamı duvarlar vura vura…….İşte o zaman evet giden benim. Bir çok denemem de anlattığım gibi; daha doğrusu gitmek zorunda olduğun düşünen…..

                                                      

 

Oturduğum merdiven de ne fikirlere, duygulara kadirmiş. Bitti mi?

Şimdilik…… Milongaya gidip gitmeyeceğime karar vermem lazım……. AŞKLA…..

F.Yonca AYAS

Gayrettepe / 03.08.2017/ 20.42

1.     BİR  KADINI GÖMMEK

2.     SENEDE BİR  GÜN

 

 

gitmek,senede birgün, yer fıstığı,merdiven, istanbul

Yorumlar
Aranan kriterlere Uygun kayıt bulunamadı
Yeni Yorum
(*) İsim :
(*) E-Posta :
(*) Konu :
Yorum
Güvenlik Kodu :
Resimde gördüğünüz güvenlik kodunu giriniz (5 hane)
CAPTCHA Image