BORCUM YOK NE BAŞBAKAN NE DE BAKANA

BORCUM YOK NE BAŞBAKANA NE DE BAKANA YA DA;

ACİL SERVİS DOKTORU OLMAK…AMA DEVLET HASTANESİNDE……

Aile hekimliği sistemine girmek istemedim ben. Şimdi bunun politik sosyolojik ve toplumsal nedenlerini anlatmak istersem aklımda yer alanlara sıra gelmez. Sisteme girmediğim için bir aylık, iki aylık geçici görevler ile Akdeniz bölgesinin çeşitli devlet hastanelerinin acil servislerini dolaşıyorum.

Madalyonun diğer tarafını çevirirsek: Ekranlarda, gazetelerde ve radyoda büyüklerimiz, politikacılarımız halkımıza der ki: ‘Hastane kapıları 24 saat açık, gittiğiniz anda doktor her isteğinizi yerine getirmek , her sıkıntınızı gidermek zorundadır. Yurdumuzun dört bir tarafını doktorlandırdık. Doğru mu doğru; acil serviste doktor var mı var, AMA NASIL?’ Çoğu acil serviste bir doktorun tek olarak 24 SAAT ÇALIŞTIĞINI biliyor musunuz? Ve bazen bu 24 saatlik çalışma için sabah 06 gibi yollara düşüp, saat 09 gibi nöbet alıp; 24 saatlik nöbetten çıkıp yine o yolu kat edip evine ancak ulaşabildiğini? Aralarda uyumak için çekildiği nöbetçi doktor odasında kendisine yatak diye bir çek yat reva görüldüğünü, büyük adamlarımızın makam odalarını teşrif için milyonlarca lira harcanırken Nöbetçi doktorun odasının kapı kollarının paslı olduğunu; eski masaların konduğunu, içecek suyunun bile verilmediğini; akşam yemeği olarak öğlenden kalma yemeklerin ısıtılarak önüne konduğunu biliyor mu idiniz?

Peki bunlar doktoru ilgilendiriyor; doktor veren büyük adamlarımın acil serviste doktorun kullanması gereken tıbbi malzemeyi ne kadar kaliteli ve kullanılabilir durumda sağlayıp sağlamadığını sordunuz mu? Geçen gece nöbetimde elimdeki tek vücut termometresi kırılınca halimize acıyıp da bir hastanın acil servise termometre alıp geldiğini? Ve büyüklerimizin gidin doktorlar emrinizdedir mesajlarından sonra acil servis ile alakası olmayan kişilerin gecenin bir yarısı on gündür ağrıyan boğazı için ya da 20 gündür süren kabızlığı için çıkıp geldiğini ve işiniz acillik değil dediğinizde acil doktoru olarak hakkımızda soruşturma açıldığını biliyor mu idiniz? Özetle hekim olarak bilimsel açıdan hastaya yaklaşım hakkımız yok bizim; politik gösterilerin kurbanı olduğumuzu biliyor mu idiniz? Sistem öyle güzel kuruldu ki ÖZELLEŞTİRMEK İÇİN SAĞLIĞI: Hastane var ama tetkik aracı yok, doktor var ama malzeme yok…… Ve acil serviste hasta ile yüz yüze kalıp büyüklerin mesajlarına politik duyurularına güvenerek doktora hakaret eden; onu kölesi gören ya da sanki elinde her türlü olanak var da doktor kullanmıyor sanan hastalar var……. Yirmi dört saat içinde saydığım koşullar ile göreve gelen ve de çalışan bir doktor sizce ne kadar sağlıklı karar verebilir? Elinde malzeme olmayan bir doktor kimi ne kadar kurtarabilir?

SİSTEM ÖYLE GÜZELKURULDU Kİ ÖZELLEŞTİRMEK İÇİN SAĞLIĞI:

Biz malzeme yok diyoruz; hasta mecburen özel hastaneye gidiyor. Özetle bina olarak hastane var; acil serviste 24 saat tek başına çalışan hekim var ama malzeme yok, araç yok….. Bir de doktorla hastayı yüz yüze getirip ilişkiyi bozan; acil servisi poliklinik hizmeti gibi sunan politik demeçler var………. Hastanızı yollamak istediğinizde bir üst sınıf hastaneye yatak yok; uzman yok ya da var ama hastayı kabul etmez. Şimdi hastanın karşısında çaresiz kim var ? ACİL DOKTORU….. Şu anda bölgemde acil doktoru sıkıntısı var ve canımız çıkasıya çalışıyoruz. Neden mi? Çünkü ballandıra ballandıra anlatılan AİLE HEKİMLİĞİ sistemine geçilirken; ACİL SERVİSLER unutuldu. Acil serviste çalışan hekimlerin aile hekimliği seçeceği belli idi neden boşalacak kadrolar düşünülmedi? Ne gerek var ki? Aile Hekimi olmayan ya da puanı yetmeyen hekimleri yollarız oraya olur biter… Ama hani acil servis hekimi olmak için çeşitli kursalar almak zorundaydık biz? Siz kaç tane görevlendirdiğiniz hekime kalp masajı, acil yaklaşım eğitimi verdiniz? Ya da bu göreve getirmeden önce kaç hekimin acil tecrübesine baktınız? Ama nasılsa hasta karşısında siz yoksunuz; siz çıktınız televizyonlara bizim üstümüzden demeçler verdiniz………. Ve bizi hasta ve kişisel çabamız ile baş başa bıraktınız….. Acaba bizim günlerce uyumaya çalıştığımız odaları hiç gördünüz mü? Peki siz yöneticilerim; bizi yolladığınız geçici görevler için yol paralarını cebimizden verdiğimizi ve bu paraları üstünden en az 3 ay geçmeden alamadığımızı biliyor musunuz? Ve bu işte duruyorsak hala verdiğiniz 1600 lira maaş için değil de SİZDEN DAHA ÇOK OLAN VATAN SEVGİSİ İÇİN DURDUĞUMUZU BİLİYOR MUSUNUZ? BORCUM YOK SİZLERE; NE BAŞBAKANA, NE BAKANA, NE DE SİZİN POLİTİKALARINIZA ……. BORCUM SADECE BU ÜLKENİN ÇOCUKLARINA ; O NEDENLE ÇEKİYORUM KAHRINIZI…….. Verdiğiniz o maaşı ben limon satsam kazanırım ama dedim ya BORCUM VAR BU TOPRAKLARA…………Bilin ki ihtiyaçtan değil inadımdan duruyorum koştururyorum hastane koridorlarında; CANIM PAHASINA….. BORCUM YOK NE BAŞBAKANA NE DE BAKANA…….

Yorumlar
1 2 Sonraki Son 
Sayfa (1/2)
bu zamanda doktor olmak Selahattin Asmalı 2011-02-14 11:59:42
Yazdıklarınızda yerden göğe kadar haklısızın. Şimdiler de Türkiye'de onurunla, doğru bildiklerinle, yanlışları söyleyerek, iktidarı eleştirerek yaşamak oldukça zorlaştı. Korku imparatorluğu yaratıldı. Ya kaçacağız. Ya kalıp savaşacağız. Bu ülke bizim, bu insanlar, bu çocuklar bizim. Sizi savaşçı tutumunuzdan dolayı kutluyor ve destekliyoruz.
azınlık olan kuruların yanında...yaktılar,yakıyorlar,yakacaklar mı daha!? ah..! 2011-02-11 15:23:08
20 sene kadar önce de aynıydı...hep bekledik,düzeldi,düzelecek diye...yine aynı beklentilerle o zamanlar da yazmış,çizmiş idik.. bir ay sonrayı bile göremez olduk, hesap kitap duman oldu.!insan olduğumu ancak nöbet bittikten sonraki o''insanın kendini hırpalanmış,ayakları yere basmıyor gibi, beynin leylavari uçuşuyorken'' acilden çıkıp gittiğimde hatırlayabiliyorum. ama artık bir daha ki nöbete kadar diye bir olay da kalmadı,çünkü; bir sonraki nöbet, uyandıktan sonra başladığı için gelecek nöbetin stresi de eve ulaşmadan başlıyor,vesselam...para mı, oda ne..!? olsa da harcayacak dinlenik bir gün değil,anın var mı.!?o yüzden vermiyorlar.! belirsizlik,yaman bir kahırmış.! en iyi bildiğin işi yapmak, eniyisi deyip devam ediliyor,ancak,işte.!tek nöbet, huzur içinde lavabo,yemek yiyemezsin anlamında , zaten...kul hakkı ... kul Hakkı.! kula kul...!? vesselam...
Malum Dıbırzittin 2011-02-11 00:15:58
Onlar büyük değil ki!. Sözde devam ettirilmek istenen payitahtın ve ceplerinin adamları.. Ne acı ki diğer kullar da onları istiyor... Lakin en ufak eyleme siz müdahil oluyorsunuz, payitahtın kurallarını koyanlar değil... Yakın da ilaçlar BİM de satılmaya başlanacak Sevgili Annesi de Özel Hastahaneleri eline geçirdi... Parsel tamamlandı kadastro işlemleri sürüyor... Esenkal diyeceğim ama mümkün değil kendini kolla bence...
benim de borcum yok ne başbakana ne de meclise girip te vekilim diyenlere............ meltem akşit 2011-02-08 23:09:50
Hekimlik mesleğinin gereklerini insan olmak pahasına yerine getiren meslektaşlarımla bu ortak kaderi paylaşıyor olmak her ne kadar yıpratıcı gibi görünse de asıl yıpranacak olan bizim insanımız ve tabii ki de bizim geleceğimiz...Ama ne denir ki layık olduklarımızla yönetiliyoruz...Bizler geçmişin çilesini çekerken çocuklarımız da bizlerin umarsızlığının sonucunu yaşayacaklar...Asıl acı olan ise 21. yy a girmiş dünyanın hala insanlık kriterlerini arıyoe olması ve bu yolda insana yakışmayan çıkarlarla ömür tüketmemiz...
1 2 Sonraki Son 
Sayfa (1/2)
Yeni Yorum
(*) İsim :
(*) E-Posta :
(*) Konu :
Yorum
Güvenlik Kodu :
Resimde gördüğünüz güvenlik kodunu giriniz (5 hane)
CAPTCHA Image