TAKIMIM VE BEN

Bazen  unutuyoruz kendimizi ve eksikliklerimizi 

hayatın içinde yaşarken.

Aslında dönüp bir bakmak lazım kendimize ve  evrene……

Doğa  ve Tanrım yaratırken bizleri 

hiç birimizi mükemmel işlememiştir.

Hatta tarihte ve edebiyatta, mitolojide bile bu eksikliklerimiz vurgulanmıştır.

İskender’ in o kendine kibir sayılabilecek  tehlikeli güveni; 

Dünyalar güzeli Afrodit’in bile  güzellik yarışmasında birinci gelmek için verdiği rüşvet;

ya da Achiellius’ un öfkesine yenilip de Hektor’ u arabasının arkasında sürüklemesi….

Ama bunun yanında bir de kalp ve akıl vermiştir doğa ana bizlere

engellerimizi aşıp da en iyiye ulaşabilmek için.

 

 

Bir de önderler ; gönlü zenginler Mevlana gibi ki

O en iyi bilirdi insanın eksiklerini.

Bu nedenle demiştir ‘Ne olursan ol gel’ diye;

günahınla, hatanla sevabınla gel….

 

İşte burada insanlar tanıdım ben;

dostlar edindim hayatın sunduğu engele inat  inançla hırsla 

Kavgaya devam eden…….

 

Çok  şey kattılar bana; ruhumu sorgulattılar;

gündelik ufak dertlerimden utandırdılar;

bedenimi önemsediğim yerde ruhumu nasıl satabileceğimi anlattılar…….

ve öğrettiler  askında bu dünyadan

gelip geçen olduğunu

şu bedenimin...

 

                           

 

                                           http://www.namazzamani.net/turkce/mevlana.htm

 

Uzun sayılabilecek bir süre önce idi;

Seval  baş başa yemek yerken açtı önce konuyu.

Basketbol takımına  doktorluk yapmam için.

Sonra görüşemedik bir süre Seval ile.

Sonra geçen sene  aradı  beni ve ilk  defa karşılaştım takımım ile.

TAKIMIM ÇOCUKLARIM ONLAR BENİM;  YAŞLARI NE OLURSA OLSUN….

Sonra hepsini yakından tanıdım tek tek bazen kızdım, bazen masaj yaptım ağrıyan ellerine, kollarına……

 

 

 ASIL  ENGEL  BEYİNDE  VE  YÜREKTE

 

Alaşehir’ in biraz  ilerisinde  küçük bir otobüs içinde yazıyorum bu  yazıyı. Ben bu işle uğraşırken yol arkadaşlarım   dışarıda bir saçın ve de bir tencerenin içinde etleri   pişirip soğanları kesmekle meşguller. Yol  arkadaşlarım  evet; Cuma günü apar topar  Antalya Valiliğinden çıkan izin ile  doktoru olduğum basket takımı, kulüp başkanları ve teknik direktörleri  yol arkadaşlarım.

Basket takımımız bugün 70 küsur gibi bir fark attı Manisa takımına. Şimdi   benim takımım kim?

Benim takımım daha doğrusu Seval ‘in doktorluk yapmamı istediği takım,  Nuray, Damla, Ali, Deniz, Ahmet, Turan, Kanarya, Elinde sürekli  telefonla konuşarak dolaşıp  duran kişi  ve kaptan Hakan’ dan oluşuyor. Takımın Çalıştırıcısı  Niyazi Hoca  ve  otobüs kaptanımız Salih ile Tez Tour İnsan Kaynaklarından  Necla  da ekibin diğer güzel isimleri idi.

Cuma günü benim onayımı  aldıktan sonra saat  12 gibi  Antalya’ dan Manisa’ ya doğru yola çıktık  ve güle oynaya  başladı iki günlük macera.  Denizli  geçildikten sonra güzel bir su kenarında  açıldı  tencereler, pişti etler ve  ekmek arası sandviçler.

Derken saat  22. 30 da  Manisa.

Özel idare binası  ve biraz muhabbetten sonra uyku.

Sabahın sekizinde bu kadın uyanır yine ve çıkar yürüyüşüne Manisa caddelerinde. ‘Bir de dolmuşla tanıyalım  Manisa’yı ‘der atlar bir dolmuşa.

Atladım atladım ama hala Beyaz Fil semtine gitmediğime pişmanım. Biraz dolmuş, biraz yürüyüş derken  tanıdık sayılır Manisa’ yı ama müze ve ören yerleri eksik kaldı. Umarım başka sefere.

Vakit yaklaşıyor, sözleşilen kahvaltı saati için dönmek gerek. Herkes uyanmış sayılır. Yavaştan yerleşildi arabaya ve yürüdüğüm yollara düşüldü. İşte bir simit sarayı; kahvaltı tepsileri hazırlattım çocuklarıma çaylar ise sarayın hediyesi.

Giderek maç saati yaklaşıyor;  yaklaşık 2 saat önce bitti  yemek faslı. Bir kısmı otobüs ile bir kısmı yürüyerek gidiyor salona. Ben, Seval ve Necla ise sohbet ederek başladık yürümeye. Tabi ki arada bir de kuru üzüm aldık çocuklarımıza. Aslında çok da uzakmış salon.

Geldik takım çalışıyor. Eski günleri yad ettim ben de bir iki atış  yaparak. Maçı yönetecek olan Hakem Kemal  Bey bir süre önce de memleketim Siverek’ te  imiş. Gerekli kontroller  ve denetimlerden sonra maç başladı. Bu  arada bir sürü bilgi edindim engellilerin basket maçları hakkında. Evet ya;  gönüllü doktor olduğum  takım  Antalya  Engelliler  Spor Kulübü.

Çocuklarım daha doğrusu her iki takımın da oyuncularını  görmeliydiniz  sahada. İşte o zaman gerçekten de anlardınız engellerin aslında kalbimizde ve beynimizde iken  aşılamaz ve tehlikeli olduğunu. İnsanın isterse her koşulda neler  yapabileceğini. Kendimden utandım  kendini güçlü gören  ben; onları seyrederken. Nasıl bir hayata tutunmadır o; nasıl bir mücadele aşkıdır.

Ve işte dönüş yolunda başladığım bu yazıyı bitirirken ‘helal olsun size  oyuncularım  Nuray, Damla, Ali, Deniz, Hakan, Turan, Ahmet, Kanarya  ve Elinde sürekli telefonla dolaşıp duran kişi’  diyorum.

Ve de tabiî ki Niyazi Hoca  ile Seval Başkan.

Ben mi?

Çorbada azıcık tuzum varsa ne mutlu bana…

 

4 MAYIS 2007

KİŞİSEL BAŞARI….

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sonra turnuva geldi, birinci lige çıkamadık ama ne güzel günlerdi…..

Ve itiraf ettim  gözyaşları  içinde Kaptan Hakan’ a

aslında bir çok şey öğrenenin ben olduğumu onlardan;

asıl destek görenin ben olduğumu:

 

                    

                            

 

 

 

 

ZOR GÜNLERİMDE GİRDİ TAKIMIM HAYATIMA

VE BEN ONLARDAN GÜÇLÜ OLMAYI; 

HER SEFERİNDE YENİDEN

YERİMDE ZIPLAYIP TOPUMU ELİME ALIP

POTAYA YENİDEN ARABAMI SÜRMEYİ….

HAYATLA VE KENDİMLE DALGA GEÇEBİLMEYİ

 

 

 AÇIKÇASI BU HAYATLA SAVAŞMAYI  ÖĞRENDİM…….

VE ANLADIM Kİ

BİR ÇOĞUMUZ 

KALBİMİZE VE BEYNİMİZE

ENGELLER KOYMUŞKEN;

 

ONLAR  ÇOKTAN KIRMIŞLAR ZİNCİRLERİNİ……..

VE BU ZİNCİRLERİN KIRILMIŞ OLDUĞUNU

GÖSTEREN  GÖRÜNTÜLER  OLACAK  DEVAM SAYFALARINDA...

ARMAĞANDIR DEVAMI GELECEK OLAN

RUSYA NOTLARI DA ONLARA....

 

 YA SİZLER???????

 

BAKINIZ:  KANARYAM İLE

Yorumlar
Aranan kriterlere Uygun kayıt bulunamadı
Yeni Yorum
(*) İsim :
(*) E-Posta :
(*) Konu :
Yorum
Güvenlik Kodu :
Resimde gördüğünüz güvenlik kodunu giriniz (5 hane)
CAPTCHA Image