Kim bilir siz neler yaptınız, neler yaşadınız; isterseniz onları buraya ek yapınız; ben mi ?
Ben ise bunları yaptım:
Siverek İlkokulu öğrencisi iken çok çalıştım Maarif Koleji kazandım; adı Kadıköy Anadolu Lisesi iken diploma aldım.
Karnemde beş kırık vardı, ama istediğim bölümü kazanmak için deliler gibi ders çalıştım; kazandım.
Üniversite öğrencisi iken gerçek bir ahşap gulette yat animatörlüğü yaptım; hem de 20 yıl önce…
Antalya’ da yaz günü ilk keten çizme giyendim; üstelik de sarı , üstelik de 22 yıl önce..
Yapı fuarını gezerken beğendiğim fayansları bayide bulamayınca ana merkeze telefon açıp istedim ‘ Madem sergileyip heveslendirdiniz; niçin yok ‘ diyerek
Batum’ da zamanın Devlet Başkanı Abashidze’nin sağ tarafında oturup şarap içtikten iki gün sonra sahilde köpek öldüren içtim.
Bolu depremine yıllık iznimde gönüllü gittim, halkın isteği, bakanın özel emri ile 2 ay kaldım…
Bir yılbaşı gecesi Ilgaz dağının tepesinde ayağımda kırmızı rugan ayakkabılar şerefine şampanya patlatılıp evlenme teklifi alan da bendim. Deprem bölgesinde saçlar iki örgü üst baş çamur içinde çadır çadır gezen de….
Canım istedi atladım arabama gidip Kemer sahillerinde çadır açtım.
Şefim bilgisayar kullanmadığım için beni aşağılayınca; maaşımın çoğunu takside yatırıp 8 yıl önce bilgisayar aldım, sabahlara kadar başında oturdum; 2 ay sonra power point sunu ile konuşma yaptım.
Oğlum ile Paris sokaklarında yerde oturup dondurma yedim.
Paris Disneyland ‘ da oğlum ile deliler gibi dansettim.
Oğlum bana küsüp evi terk ediyorum diyince su kaplumbağalarını da eline verip
‘kendin bak ‘dedim.
Aşk için evlendim; sevdiğim erkeğin kıymetini çok bildim; ancak şımardığı için, üzdüğü için aşk bitti; aşk bitince bitirdim.
Televizyon programında kitapları tanıtmak, okumayı sevdirmek için yedi yıl uğraştım; yüzlerce yazar, yüzlerce kitap tanıtıp bir sürü ünlü isime şiir okutup; söyleşi yaptım…
Elime fırçayı alıp odaları dünyayı; sarı, turuncu mavi boyadım…
Çaldıran Çocuklarının fotoğraflarını çekip çekip sergi açtım.
Binlerce kitap okudum; taşınırken kitaplarımı, aileden yadigar çeyiz sandığımı, oğlumun çocukluk anılarını ve ayakkabılarım ile şapkalarımı bir de televizyon arşivi kasetlerimi yazılarımı hep kendim taşıdım.
Eski püskü düldülümsü , beyaz arabama ‘Beyaz Kuşum’ adını taktım. Satarken ağlayacağım anladım. Değiştir diyorlar ama, modelini beğendiğim arabanın firmasına mail attım ‘yedek parça ve servisiniz niçin pahallı ‘diye. Hala cevap gelmedi.
Hep kırmızı elbise, kırmızı ayakkabım oldu; Harley Davidson çizmelerimi gençler kıskandı durdu. Yüksek mi yüksek ökçeler üstünde ise sekerek dolaştım.
Aç kaldım; küçük tüpte yemek yaptım, çamaşırları elimde yıkadım; tüpte ısıttığım suyla duş aldım; böyle böyle buz gibi suyla yıkanmaya alıştım sırf bu yüzden genç kaldım.
Ancak kasalarda sakladığım mücevherler de taktım; Amerika ya da tepeden baktım; Mısır piramitlerini gezerken evrene daldım…
Bir kendimi anlamak için dünyaya baktım ama
Bir insanı tanımak için kendime baktım ama
Ağız tadım için binlerce çeşit yemek yaptım ama
Şarkı söyledim dansettim ama
Gezdim tozdum ama
En çok çalışmaya; bilgiye ve sevgiye inandım….
Beni ben çalışarak yaptım…
Böyle yaşadım; heeep çocuk kaldım...
24.3.2007 http://yoncaayas.blogcu.com/2354530/