BLOGU BLOG YAPALIM DERKEN ; KIRMIZI VE DE TURKUAZ

Uzunca bir süredir gelmemişim buralara. Asklında gelmediğim sanal alemin büyülü yolları idi. Biraz gezip tozmaktan biraz kendi sitem ile ilgilenmekten; eh hadi itiraf edeyim biraz da içime dönüp kendimi deşelemekten.

Hiç mi özlemedim sizleri ve bloguma yazı girmeyi?

Kesinlikle özledim ve hatta hep düşündüm. Kendimce bir karar almaya çalıştım; gerçi hercai gönlüm ne kadar uygular bilmiyorum ama. Çünkü yazı yazmak konusunda aklıma eseni yapmayı seviyorum ben; hatta belki hayat konusunda da öyle….

Amma velakin hayat konusunda da öyle derken sorumsuz sanmayınız beni asla ve de kesinlikle ; mesela bakın şu çok sevdiğim yazı yazma işini bırakıp da gidip çamaşırları seriverdim….

Dediğim gönlünce yaşamak pek de sizin kurallara uymamak adına ; hani kendi kuralını koyuvermek dünyaya….

Ama zor iş biliyor musunuz?

Bir kere yalnızlığı göze alacaksın; sonra parayla pulla satın alınmayacak ekmek peynir alacak parayı da kazanacaksın….

Ve en önemlisi gerçek duyguları tanıyıp ( eyvah yeşil çay suyu kaynaya kaynaya bitecek mola) onlara saygı duyup hayatına katacaksın. Ama ben de hep yapamıyorum itiraf etmeliyim ; hala istediğim ben değilim; hala bazen ararken sevdiğiceğimi yüreğim titreyiveriyor; korkuyorum hala incinmekten; sonra da başımı yastıklara gömüp ağlıyorum. Ama kim olursa bu sevdiceğim: annem babam , oğlum ya da sevgilim….

Korkum kullanılmak değil ; sevdiceğim kullansa ne olur ki; korkum bunun anlaşılamaması;

O İNCE YARIN YOK Kİ hattının yakalanamayıp olayın dünyevi bir çaresizlik; sensiz yaşayamam arabeski içinde değerlendirilip de ucuz sanılması….ve de ucuz böbürlenmelere yol açması….ve ben bile hala bundan korkuyorsam …..

Nerelere geldim yine yazmaktan bloguma….

Ben diyorum ki yapabilirsem ; becerebilirsem ; blogumu blog gibi kullanayım artık; hani öyle konulara takılmadan gerçekten sanal günlük gibi olsa ; olsa da yine de etkilendiğim olayların da derinine kaçsa; nasıl olur ki?

Ama bakın itiraf ediyorum; hala her duygumu sizlerle paylaşacak kadar cesur ve güçlü değilim;biraz sansür olabilir ucundan kenarından haberiniz olsun diyorum.

Ama tabi ki S. Petersburg günlerimi paylaşırım ; o günleri de anlattığımı yazarım; hatta beraber kahve içip din tartışması yaptığımız Meksikalı Viktor’ u da anlatırım.

Ve Olimpos’a gidip de nasıl güneşlendiğimi anlatırım da gerekirse yalnız mı gittim; yalnız olmadan mı gittim kısmını saklarımJ

Buna niye başlamak istediğime gelince: Profilimde yazdığım gibi aysberg en çok yazarken çıkıyor ortaya dostlarım ve ben artık yaşadığımı yazmak istiyorum; zaman içinde ise her yaşadığımı korkmadan yazmak ……

Sizce başarılı olur muyum; içimdeki derinden dipten karanlık kötü yönlerimi bile yazacak kadar cesur muyum?

Ve gün gelir de yeniden ilk gençliğim gibi; arkasından ağlayarak kırmızı parfüm şişesini göğsüme bastırdığıma ve de turkuaz yere bırakılanını ışığa astığıma açıkça korkmadan ‘deli misin sen gidilir mi gönlümden’ diyebilir miyim?


Ve bazen çok saçma gelebilecek bir konuda arıza çıkarabilecek kadın olduğumu anlatabilir miyim? (Ama ne yapayım sevdiğim her hangi bir insan ile; oğlum annem, babam, sevgilim ya da arkadaşım güzel anlar yaşarken araya gündelik saçma meseleler girmesi kanatıyor gönlümü.)
Sizce ben yine tüm kırıklıklarını unutup da hayatın; yine kendi kurallarımı koyarak yanlış anlaşılsam ve hatta aptal sanılsam bile gönlümü yollara sermeyi yeniden öğrenebilir miyim?

Ve sizlere tüm ömrümü; tüm gönlümü yazacak kadar güçlü müyüm?

Şu koca dünyada gelip geçen bir çizgiden başka ben neyim?.....
 

03.10.2007 09:36:57

 

 

kura, st. petersburg, blog,dünyaya dair

Yorumlar
Aranan kriterlere Uygun kayıt bulunamadı
Yeni Yorum
(*) İsim :
(*) E-Posta :
(*) Konu :
Yorum
Güvenlik Kodu :
Resimde gördüğünüz güvenlik kodunu giriniz (5 hane)
CAPTCHA Image