VEDADIR ŞİMDİ SABAH

 

VEDADIR ŞİMDİ SABAH

 

Sabahın  sessizliği kırılmış biraz. Bu benim için geç bir uyanma vakti. İçimde bir sızı

 nedeninin bilemediğim. Yok yok yalan yazdım aslında çok iyi biliyorum nedenini.

Ayrılıklar hep incitir beni. İster dört duvar bir evden ayrılık olsun, ister eski bir ayakkabıdan, isterse küçülmüş eprimiş bir elbiseden.

Hele ki sevdiğim insanlardan…..

Yıllar önce bir televizyon programında söylemiştim: ‘Keşke tüm sevdiklerimi bir binada toplayabilsem diye’ ama ne bencillik değil mi?

Ve her ayrılıkta sanki  eski vedaların kabukları da kalkar kanadıkça kanar….

Hani kıskanasım gelir hep tek köyde doğup büyümüş, hep aynı çeşmeden suyunu doldurmuş, hep aynı beden sarılıp da yatmış insanları…

Ama bir yandan da korkularım vardır;  acep tam gözümü kapatmadan önce dünyaya yapmadığım için pişman olacağım ne var diye düşünür müyüm ki…

Açıkçası çelişkili bir durum..

İşte o zaman geriye ne kalıyor biliyor musunuz ?

Kendinden  hiç ayrılmayacak bir bedeni;  hiç bırakıp gitmeyecek bir kalbi, ve hep sizinle olan bir beyni sevmek…

Yani kendi bahçeni  iyi  budamak,  sulamak ve beslemek…

 

Odalarından büyüğünün bir duvarı kahverengi  diğerleri  kremdir bu  evin; ben seçtim;

Bir odanın iki duvarı  turuncu, ikisi ise gök mavi karşılıklı , ben istedim;

Yatak odasına kocaman kırmızı deri yuvarlak yatağı  konunca gözlerim parladı o odanın pembe gül resimlerini çarpık çivilettim…

Mutfağın mercan renkli duvarları dile gelse de ben gidince  ağlayacak olan buzdolabına  pişirdiğim yemeklere olan özlemini sorsa;  sütlaçları, pastaları arasa…

Balkona bir kırmızı gül getirdim ‘Bir kırmızı gül  öyküsü’ başlıklı  denemelere konu ettim.

Çekirdekten ektiğim  avakado yeni baharı bekliyor,  kedi tırnağı  yeni çiçeklerini bensiz vereceğini bilmiyor…,

Kaktüs bile ben geldiğimde küçücüktü  boya geldi çiçek verdi.

Koridorlar özlemez mi  söylediğim şarkıları;  salonun  içindeki sallanan koltuk yoga yaparken çarptığım başımı…

 

Biliyorum eninde sonunda gideceğim; gözümde iki damla yaş; elimde valizim tıpkı şiirinde dediği gibi şairin;  eninde sonunda bu kenti terk edeceğim en azından şimdilik bu semti…

Gitmemek de elimizde değil gidince yeni yeri sevmemek de….

 

Ve  şimdi Rodrigo’nun Gitar Konçertosunun ikinci bölümü zamanıdır; şimdi yeni binalara yeni tablolar çağıdır.

 

Biliyorum yeni duvarlar için yeni renkler de seçeceğim belki de bu kez fırçayı ben süreceğim.

Ve yeni çiçekler ekerken bahçelerime;  başka bir mutfakta demlenirken çayım; bir kendimi; bir  kitaplarımı bir de sizleri  bileceğim…

 

Notlar: Bir kırmızı gül öyküsü  (Kişisel Başarı  sitesindeki yazım)

Rodrigonun Gitar Konçertosu   (Yıllar önce yazdığım bir gazete yazısı)

Sözü edilen televizyon programı: Kültür Sanat  ve  Edebiyat

Şairin ismin hatırlayamadım sabah sabah...

 

25 MART 2007  BLOGCU YAZILARIMDAN

Yorumlar
Aranan kriterlere Uygun kayıt bulunamadı
Yeni Yorum
(*) İsim :
(*) E-Posta :
(*) Konu :
Yorum
Güvenlik Kodu :
Resimde gördüğünüz güvenlik kodunu giriniz (5 hane)
CAPTCHA Image