KADIN OLMAK

KADIN OLMAK

 

Orada öyle oturuyordu kadın ve gözleri kocaman açılmış kendisi hakkında ne karar verileceğini bekliyordu. Kendisi hakkında, bedeni hakkında, geleceği hakkında.  Kadın kim, mekân neresi mi?

 Ne fark eder ki? Mekân bir köy evi, lüks bir daire, bir pastane, hatta bir mahkeme salonu olabilir. Kadın mı? Hiç fark etmez. Bir köylü kızı bir lise öğrencisi, bir avukat, bir işçi ya da bir doktor veya bir gazeteci, ama önce bir kadın oluşu tüm bunların önünde geliyor. Gün gelir bu sizde olabilirsiniz. Sizin kız kardeşiniz, kızınız da olabilir. O insan değil, duyguları, düşünceleri yok. O kendi yaşamına, hareketlerine hele ki bedenine sahip çıkamaz. O kendisine çizilen sınırlar içinde kalmak zorundadır. O bir maldır, o bir bedendir gözetilmesi gereken.

    Eğitimi, kültürü, toplumsal statüsü, dünya görüşü ve bakış açısı ne olursa olsun özgür iradesi olamaz. Hele biraz da çizgi dışı ise sıranın dışında ise ve İnsanım Ben diyorsa atın onu, atın; olmaz, cezalandırın. Ne kadar kültürlü olursa olsun, akıllı olursa olsun, kendi hareketlerini yönetemez; çünkü o kadın. Eğitimi okuduğu kitaplar başka olması gerektiğini anlatabilir; tüm ilişkilerinde kadın değil de dürüstçe öncelikle insan olabilirse büyük suç; çünkü o bir kadın. Hele bir de bu benim hayatım diyorsa, mesleğinin, toplumsal statüsünün gerektirdiği yapıyorsa ya da özgür iradesine güveniyorsa: İşte soru işaretleri, anlamlı bakışlar ve imalar.

    2000’li yıllara yaklaşırken bile böyle. Kadın olmak zor iş dostlar. Gönlünce sevemezsin, çizgiyi geçemezsin. Ve biz yapıyoruz bunu en çok kendimize; kadınlar, yapamadıklarımızı yapanları harcamak için en çok biz kadınlar çabalıyoruz; tahammülümüz yok güçlü hemcinslerimize.

     Böyle değil böyle olmamalı, başkalarının hakkında karar veren bir kadın hakim nasıl kendi hayatı hakkında karar veremez; hayat kurtaran bir doktor nasıl kendi bedeni üstünde söz sahibi olamaz, böyle olmamalı. Her şey bedene indirgenince sorunlar başlar; ya kafalar kafalarımız?

    Dürüst olabiliyorsa bir insan kafa ve beden ihanetleri yoksa bırakın bence. Kadın kendi hayatı hakkında, geleceği hakkında kararını verebilmeli. Topluma zararı varsa çalıp çırpıyorsa sorgulayın; mesleğini suiistimal ediyorsa sorgulayın, iyi bir anne değilse çocukları sorgulansın; iyi bir evlat değilse annesi babası sorgulasın gerekirse cezalandırılsın, ama kendi yaşam tarzı için toplumsal tavırları için yargıç olamazsınız. İstemiyorsanız selam vermeyin, ama ne yaptığını bilen bir insanı sırf sizden farklı diye eğitimini, kültürünü, birikimini, hesaba katmadan; dünya görüşünü bilmeden ve kafasını tanımadan bedeni kadın diye sizi ilgilendirmeyen yönleriyle sorgulayamazsınız. Ben bir insan olarak bunu reddediyor ve bu konudaki yorumlarını bekliyorum. İnsan ve kadın olmanın gururu, Tanrı’nın kadınlara bahşettiği en yüce duygu analığı tatmış olmanın mutluluğu ile Siz Kalın.      

                                                                                

                                                                                         20 ARALIK 1998 PAZAR

 

 

 

Yorumlar
Aranan kriterlere Uygun kayıt bulunamadı
Yeni Yorum
(*) İsim :
(*) E-Posta :
(*) Konu :
Yorum
Güvenlik Kodu :
Resimde gördüğünüz güvenlik kodunu giriniz (5 hane)
CAPTCHA Image