ESKİ DEFTERLER

Yoğun bir hafta idi. Sıcaklar çıldırtacak gibi, maaş zamları tartışılır ve hala Uluğbay söylemleri sürerken ki intihar girişimi için soru işaretlerim ve fikirlerim devam ediyor, her şeyi sıfırladım ve unuttum. Sevgili on beş yıllık arkadaşım; Dr. Mehmet Şimşek’in ellerine teslim ettim annemi; ameliyat etmesi için. Ellerine sağlık, güler yüzüne teşekkürler Mehmet ama yine de tedirginim tabii ki Dünyada birden çok kardeşiniz olabilir, birden çok çocuğunuz olabilir ve hatta birden çok kişiye değişik zamanlarda âşık olup yeniden yeniden sevebilirsiniz. Ama anne tek baba tektir. Tabii ki kayıplar sonucu yerine koyabileceğiniz insanlar olabilir ama yine onlar da tektir. Hele ki dünyaya gelmenize neden olan görevlerini de hakkı ile yapmış en azından yapmaya çalışmış bir aileniz varsa.

   İşte böyle bir hafta idi annemle benim için. Ameliyat bitti iyileştik eve çıktık ve birden kendimi yıllardır girmediğim anılarda buldum. Yatakta yatan bir anne, on beş yıl önce gencecik bir kız olarak Antalya’ya gelip acılarla, sevinçlerle, aşklar ve ayrılıklarla dolu bir çocuk annesi olarak yalnız yaşayan otuzlarına ulaşmış yeni bir kadın karşısında. Kaçamak vakitlere sığdırılan tanışmalardan sonra ilk büyük fırsat.Önce geçmiş anılar sonra kırgınlıklar ve sitemler döküldü. Karşılıklı keşke şöyle olsaydı itirafları ve yeniden tanışmalar ve keşfetmeler karşılıklı, uzun bir zaman dilimine yayılan. Ve yeni bir merhaba geleceğe geçmişle vedalaşırken gerçek anlamda.

   İşte bir kere daha ispatlandı ki insan ilişkileri kaçamak vakitlere sığdırılamaz. Vurun kırın, bağırın çağırın ama koparmayın bağları, girin bir odaya kim olursa olsun; yaşamınızda ki yeri ne olursa olsun; ulaşmaya çalıştığınız insanla paylaşın. Sırtınızı dönüp gidecek bile olsanız bunu da söyleyin o odaya girerken; çıkarın geçmişin defterlerini açın sayfa sayfa; sonra ister rengârenk kurdeleler ile bağlayıp saklayın, ister yakın küllerinizi rüzgâra verin ama önce yüzleşin ki yeni açacağınız sayfa bembeyaz olsun.

   Bırakın yanlış anlasınlar, bırakın defter açtığınız anneniz ise özür dileyip kendini aklıyorsunuz sansın, çocuğunuz ise artık her şeye evet diyeceksiniz sansın, eski sevgiliniz hala peşinden koşuyorsunuz sansın; hesaplaşma bitince dürüst ve içten olabilmişseniz anlayacaklardır. Ve belki de değişik boyutta yeni ilişkiler getirecektir hesaplaşma size. Tutumun( o annem oluyor) yeni Yoyo’sunu ( O ben oluyorum) tanıyıp kabullendiği gibi. Belki de hala farklıyız birbirimizden, ya da kim bilir hala değiştirmek istediği yönlerim vardır ama eminim artık kabullendi olduğum gibi beni.

    İnsan kaybetmeyi sevmeyin, uğraşın insanlarla. Babanız, anneniz, çocuğunuz ve hatta sevgiliniz ya da eşiniz olabilir; siz uğraşın yine de ilişkinize yeni bir boyut kazandırabilmek için ve onları kaybetseniz bile yüreğinizde saklayın. Bu anılar tatlıdır çoğunlukla ama bazen sevgilinin elini tutarken sızlayabilir yüreğiniz. Ama yine de yüreğinizde saklayın onları. Evet geçmişimdeki tüm insanlar hepinizi çok seviyorum. Dostlarım, basit lise ve üniversite flörtlerim, uğruna ağladığım tüm aşklarım, çocuğumun babası ve çok uzaklarda olan oğlumun babaannesi ki sana da hep annem diyeceğim, hepinizi çok seviyorum.   

   Ama izin verin de en çok oğlumu Emirim ’i sonra annemi babamı ve iki ağabeyimle Gülo’ yu ve Ezel’i seveyim. Çünkü onlar dün bugün yarın hep yanımda idiler ve olacaklar. Onlar gerçekten benim. Yeniden âşık olunca; O’nun yeri tabii ki özel olacak. Aşk bu ve kendimiz hep bizimleyiz. Kendimizi hep saklayalım. Defterlerinizi yüreğinizde saklayın.

                                                                                       18 TEMMUZ 1999 PAZAR            

     

 

Yorumlar
Aranan kriterlere Uygun kayıt bulunamadı
Yeni Yorum
(*) İsim :
(*) E-Posta :
(*) Konu :
Yorum
Güvenlik Kodu :
Resimde gördüğünüz güvenlik kodunu giriniz (5 hane)
CAPTCHA Image